Kahve, kültürümüzün ayrılmaz parçası..Kahve’ye
verdiğimiz önemi “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” deyimiyle
taçlandırmışız..Her ne kadar, kahve bitkisinin
anavatanı Etiyopya olsa da, kahve
kültürüne boyut kazandıran biziz.. Kahve, Arapça “kahwah” (keyif veren
içki-şarap) sözcüğünden türeyerek, 14.yüzyılda dilimize “kahve” olarak
geçiyor.. Sonrasında Batı dillerinde “café/caffe/koffie/kaffe” olarak
tanınıyor.
Kahvenin İyisi Yemenden
Gelir !
Etiyopya’nın yaylalarında M.S 8.yüzyıldan
itibaren tanınan “kahve”, o dönemler yerli halk tarafından taneleri öğütülerek
bir çeşit ekmek yapımında kullanılıyor, ayrıca meyveleri kaynatılarak tıbbi
amaca hizmet ediyor..Sonrasında, “sihirli bitki” olarak da anılan “kahve”,
Arap Yarımadasına yayılarak ünleniyor..Bugünkü anlamda kullanımını, yani ateşte
kavrulan çekirdeklerinin ezilip kaynatılması tekniğini dünyaya sunan ise; “Yemen”deki
“Sufi” tarikatı... Ardından sırasıyla; 1410 yılında “Aden”e,
1510’da “Kahire”ye ve 1511’de “Mekke”ye götürülüyor.. Istanbul’a
1517 yılında, “Yavuz Sultan Selim” döneminde, Yemen Valisi “Özdemir
Paşa” tarafından getirilen kahve, kısa sürede Osmanlı saray mutfağındaki
itibarlı yerini alıyor.. Saray görevlileri arasına “kahveci başı” adında
yeni bir rütbe ekleniyor.. Hatta öyle ki, Padişahın kahvesini sunan “kahveci
başı”lar emin, sır tutmasını bilen kişiler arasından seçiliyor.. Aralarından
sadrazam olan bile çıkıyor..Saraydan, konaklara geçen ve kısa sürede Istanbul
halkının kalbini ve damağını fetheden “kahve”, halkın yaşamına gerçek
anlamda 1544 yılında, “Tahtakele”de açılan ilk “kahvehane” ile giriyor. Çiğ olarak
alınan kahve taneleri tavalarda kavrulup, dibeklerde ezilerek, bakır cezvelerde
odun ateşinde pişiriliyor.. Böylece, ortaya dünyanın tanıdığı nefis “Türk
kahve”si lezzeti çıkıyor.. Tabii, “kahvenin
iyisi de Yemen’den geliyor”.. Avrupalılar ise kahveyi ilk kez 1615 yılında,
Istanbul’a gelip Ticaret yapan “Venedik”li tüccarlar sayesinde tanıyor..Doğrusu,
pazarlamaları bizden iyi..Yemen’in en büyük limanı “Moha” (Al Mukha),
kahveye isim vermiş, ama bilinmiyor..
Kahve Efsaneleri
Kahve üzerine birçok efsane de var.. En
yaygını; Doğu Afrika’da MS.
800-600’lerde çoban “Kaldi”nin bazı hayvanlarının çalılıklardaki kırmızı renkli
kahve meyvelerini yiyen keçilerin zıp, zıp enerjik bir şekilde oynaması, hatta
uyuklayan yaşlı keçilerin genç keçiler gibi hareketlenmesi ve neşelenmesi
efsanesi.. Arap-Islam literatüründe; Baş Melek “Cebrail”in, “Hz.
Muhammed”e, güç ve dayanıklılık vermesi kahve sunması betimlenmesi ve “Moha”da
kahvenin, cüzamlıları iyileştirmesi üzerine kurulu efsaneler de ilgi çekici..
Kahve Lezzeti
Dünyanın en büyük kahve üreticisi 170 000 ton/yıl
ile Brezilya…Sonra Vietnam ve Kolombiya geliyor..Kahvenin de lezzetini diğer
kültür gıdalarında olduğu gibi iklim ve toprak belirler..Eğer kahve yanardağın
eteğinde yetişirse gül kokar, muz ağaçlarının gölgesinde kalırsa aroması zengin
olur..Örneğin, Coffea Arabica (Arabika), Etiyopya’da 800-2000 metredeki
volkanik yamaçlarda yetişir..
Kahve Faydalı mı ?
Kahvenin etken maddesi; kahve, çay, yerba mate,
gurana ve az miktarda da kakao’da bulunan “kafein”.. İlk kez, 1819
yılında Alman kimyacı “Fredrich Ferdinand Runge” tarafından bulunarak,
dünya literatürüne kazandırılıyor..”Tein”, “matein” ve “guranin” olarak da
biliniyor.. 100 mililitre ölçüsüyle; filtre kahvede 60 mg, kuru
kahvede 40 mg, çayda 28 mg, Coca-Cola’da 13 mg bulunuyor..Tıbbi olarak; merkezi sinir
sisteminde psikotropik etkiyi ve solunum sistemini uyarıcı, kalp atışı hızını
artıran ve diüretik etkisiyle biliniyor..Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Amerikan
Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) bağımlılık yapan ilaçların neden olduğu sosyal ve
fiziksel sonuçlarla kafein arasında uzaktan yakından bir ilgi olmadığı
belirtiliyor.. Hatta, “Alzeheimer” hastalığına karşı günde üç fincan kahve
öneriliyor.. Bu konuda Journal of
Alzheimer Disease adlı bilimsel
dergide yayınlanan bir araştırma makalesine göre; 65 yaş üstünde yapılan bir
araştırmada kanında yüksek düzeyde kafein bulunanların, kafein almayanlara göre
bu hastalığa 2-4 yıl geç yakalandıkları belirtiliyor..Kuşkusuz bu tip
araştırmalar daha fazla derinleştirilmeye gereksinim duyuyor.. Ancak, siz fala
inanmasanız da kahvesiz kalmayın..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder