15 Ağustos 2012 Çarşamba

Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Var !



Kahve, kültürümüzün ayrılmaz parçası..Kahve’ye verdiğimiz önemi “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” deyimiyle taçlandırmışız..Her ne kadar, kahve bitkisinin  anavatanı  Etiyopya olsa da, kahve kültürüne boyut kazandıran biziz.. Kahve, Arapça “kahwah” (keyif veren içki-şarap) sözcüğünden türeyerek, 14.yüzyılda dilimize “kahve” olarak geçiyor.. Sonrasında Batı dillerinde “café/caffe/koffie/kaffe” olarak tanınıyor.
Kahvenin İyisi Yemenden Gelir ! 
Etiyopya’nın yaylalarında M.S 8.yüzyıldan itibaren tanınan “kahve”, o dönemler yerli halk tarafından taneleri öğütülerek bir çeşit ekmek yapımında kullanılıyor, ayrıca meyveleri kaynatılarak tıbbi amaca hizmet ediyor..Sonrasında, “sihirli bitki” olarak da anılan “kahve”, Arap Yarımadasına yayılarak ünleniyor..Bugünkü anlamda kullanımını, yani ateşte kavrulan çekirdeklerinin ezilip kaynatılması tekniğini dünyaya sunan ise; “Yemen”deki “Sufi” tarikatı... Ardından sırasıyla; 1410 yılında “Aden”e, 1510’da “Kahire”ye ve 1511’de “Mekke”ye götürülüyor.. Istanbul’a 1517 yılında, “Yavuz Sultan Selim” döneminde, Yemen Valisi “Özdemir Paşa” tarafından getirilen kahve, kısa sürede Osmanlı saray mutfağındaki itibarlı yerini alıyor.. Saray görevlileri arasına “kahveci başı” adında yeni bir rütbe ekleniyor.. Hatta öyle ki, Padişahın kahvesini sunan “kahveci başı”lar emin, sır tutmasını bilen kişiler arasından seçiliyor.. Aralarından sadrazam olan bile çıkıyor..Saraydan, konaklara geçen ve kısa sürede Istanbul halkının kalbini ve damağını fetheden “kahve”, halkın yaşamına gerçek anlamda 1544 yılında, “Tahtakele”de açılan ilk  “kahvehane” ile giriyor. Çiğ olarak alınan kahve taneleri tavalarda kavrulup, dibeklerde ezilerek, bakır cezvelerde odun ateşinde pişiriliyor.. Böylece, ortaya dünyanın tanıdığı nefis “Türk kahve”si  lezzeti çıkıyor.. Tabii, “kahvenin iyisi de Yemen’den geliyor”.. Avrupalılar ise kahveyi ilk kez 1615 yılında, Istanbul’a gelip Ticaret yapan “Venedik”li tüccarlar sayesinde tanıyor..Doğrusu, pazarlamaları bizden iyi..Yemen’in en büyük limanı “Moha” (Al Mukha), kahveye isim vermiş, ama bilinmiyor..
Kahve Efsaneleri
Kahve üzerine birçok efsane de var.. En yaygını;  Doğu Afrika’da MS. 800-600’lerde çoban “Kaldi”nin bazı hayvanlarının çalılıklardaki kırmızı renkli kahve meyvelerini yiyen keçilerin zıp, zıp enerjik bir şekilde oynaması, hatta uyuklayan yaşlı keçilerin genç keçiler gibi hareketlenmesi ve neşelenmesi efsanesi.. Arap-Islam literatüründe; Baş Melek “Cebrail”in, “Hz. Muhammed”e, güç ve dayanıklılık vermesi kahve sunması betimlenmesi ve “Moha”da kahvenin, cüzamlıları iyileştirmesi üzerine kurulu efsaneler de ilgi çekici..
Kahve Lezzeti
Dünyanın en büyük kahve üreticisi 170 000 ton/yıl ile Brezilya…Sonra Vietnam ve Kolombiya geliyor..Kahvenin de lezzetini diğer kültür gıdalarında olduğu gibi iklim ve toprak belirler..Eğer kahve yanardağın eteğinde yetişirse gül kokar, muz ağaçlarının gölgesinde kalırsa aroması zengin olur..Örneğin, Coffea Arabica (Arabika), Etiyopya’da 800-2000 metredeki volkanik yamaçlarda yetişir..
Kahve Faydalı mı ?
Kahvenin etken maddesi; kahve, çay, yerba mate, gurana ve az miktarda da kakao’da bulunan “kafein”.. İlk kez, 1819 yılında Alman kimyacı “Fredrich Ferdinand Runge” tarafından bulunarak, dünya literatürüne kazandırılıyor..”Tein”, “matein” ve “guranin” olarak da biliniyor.. 100 mililitre ölçüsüyle; filtre kahvede 60 mg, kuru kahvede 40 mg, çayda 28 mg, Coca-Cola’da 13 mg  bulunuyor..Tıbbi olarak; merkezi sinir sisteminde psikotropik etkiyi ve solunum sistemini uyarıcı, kalp atışı hızını artıran ve diüretik etkisiyle biliniyor..Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) bağımlılık yapan ilaçların neden olduğu sosyal ve fiziksel sonuçlarla kafein arasında uzaktan yakından bir ilgi olmadığı belirtiliyor.. Hatta, “Alzeheimer” hastalığına karşı günde üç fincan kahve öneriliyor.. Bu konuda Journal of Alzheimer Disease  adlı bilimsel dergide yayınlanan bir araştırma makalesine göre; 65 yaş üstünde yapılan bir araştırmada kanında yüksek düzeyde kafein bulunanların, kafein almayanlara göre bu hastalığa 2-4 yıl geç yakalandıkları belirtiliyor..Kuşkusuz bu tip araştırmalar daha fazla derinleştirilmeye gereksinim duyuyor.. Ancak, siz fala inanmasanız da kahvesiz kalmayın.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder