12 Mayıs 2013 Pazar

Müzedechanga : Sabancı müzesinde keyifli bir restoran..




Bu hafta, Unilever’in düzenlediği dünyada hızla gelişen  ve önem kazanan“sürdürülebilirlik” konsepti üzerine kurulu bir toplantıya katılmak amacıyla akademisyen meslektaşlarımla, Atlıköşk olarak da bilinen  İstanbul-Emirgan Sakıp Sabancı Müzesine  gittik ve öğle yemeğini müze içindeki “Müzedechanga”da yedik… Eğer resim ve fotoğraf sergilerine ilginiz varsa ve Sabancı müzesine yolunuz düşerse, size düzgün bir yemek mönüsü ve nefis boğaz manzarası sunan bu keyifli restoranı mutlaka denemelisiniz.. Şarap mönüsü, Ankara’daki birçok restoranla kıyaslandığında fena sayılmasa da, İstanbul ölçüsünde daha fazlası beklenmeli.. Modern Türk - Akdeniz olarak nitelenebilecek yemek stilinden örnekler sunan mönüde füzyon tekniği ağırlıklı olarak kullanılmış.. Ahşap ağırlıklı mekân görsel olarak 20. yüzyıl ortası modern akım çizgisi taşıyor.  Kapalı alanı 80 kişiyi ağırlayabilecek kapasitede.  Yazın uygun havalarda açık terasla birlikte 150 kişiye ulaşılıyor…Hafta sonları kahvaltı seçeneği de sunuyorlar.. Restoran müdiresi Gökçen Adalı, işini iyi yapan bir profesyonel.. Servis elemanları temiz ve bakımlı.. 2011 yılında CEE Food Awards’ın Müzedechanga’yı Türkiye’nin En İyi Restoranı seçmesi boşuna değil..

Doluca’nın iddialı şarabı Signium..

Yemekte, orta-az pişmiş bir dana steak ile birlikte “Doluca”nın iddialı şaraplarından 2010 Signium’u denedik. Merlot (% 34)-Shiraz (% 33) ve Öküzgözü (% 33) üzümlerinin harmanı, 14 ay süreyle Fransız ve Amerikan meşe fıçılarında olgunlaştırılan Signum, yüksek dengede kurulmuş bir şarap..Alkol derecesi hacmen % 14.7’ye çıkması önce beni dengesi konusunda düşündürdü.. Ancak, üzümden gelen materyali çok güçlü olmasa da, fıçı çok başarılı kullanılmış ve 2009 yılı üretiminin aşırı meşe vurgusu bu şarapta yapılmamış. Damakta, siyah kiraz, frambuaz, baharat özellikle de karabiber algılanan aromalar. Dana steak ile uyumu da oldukça iyi..Doğrusu denemeye değer bir şarap…

 La Pasión : Bodrum’da İspanyol restoranı..

Artık yazın güzel, sıcak günleri geliyor.. Ankaralı Bodrumseverler için önerilecek restoranlardan biri de, zevkli dekorasyonu ve kaliteli mönüsü ile sıcak bir Latin rüzgarı estiren  La Pasión.. Boğaziçi Üniversitesi mezunu Osman Egeli’nin restoranı; Bodrum Merkez’de Atatürk Caddesi’ni Cumhuriyet Caddesi’ne bağlayan Bodrum’un en eski sokaklarından biri olan Uslu sokakta..2008 yılından beri faaliyette olan restoranın şarap mönüsünü düzenleyen Pınar Eretik, konukseverliği ve zerafetini restorana yansıtmış.. La Pasión, İspanya’nın Catalonia ve Basque bölgesi Tapas Bar’larından esinlenerek Şef Neco’nun muhteşem tapasları ve yemeklerinden oluşturulmuş geniş bir mutfağa sahip...Ağırlıkta Türk ve İspanyol şaraplarından oluşan zengin bir şarap menüsü de mevcut.. Mekan, barıyla birlikte yaklaşık 65 kişiye servis verebilecek kapasitede. Yakınlarındaki “gürültülü” yerlerin aksine son derece sakin bir ortam.. Bodrum’da iyi steak yemek isteyenler için önerilebilecek,  sempatik bir mekan..Servis başarılı, aydınlatma düzeni ve dekorasyon odukça iyi.. Eşiniz ya da sevgilinizle romantik bir yemek yiyebileceğiniz bir yer.. Şarap mönüsü ise Pınar’ın sayesinde oldukça zenginleşmiş…

Ch. Petrus 1996’nın keyfi..

Ben La Pasion’da, az pişmiş bir Steak ile kıymetli dostum Umut Ülkümen’in sunduğu 1996 Petrus’u deneme şansı buldum.. 1996 Bordeaux için çok iyi bir yıl değil..Ancak, şarap bizi şaşırttı.. Bence, Parker bu şarabın geleceğini yeterince iyi görememiş.. 1998 yılında yaptığı 100 üzerinden 93 notunu çok yetersiz buluyorum.. Eminim sonraki yıllarda tatsa daha yüksek bir puanla notlayacaktı..Her zaman büyük ve kompleks şarap insana büyük keyif veriyor. 1996 Petrus, ıslak toprak, mineral, trüf gibi aromaların yanında tütün, çikolata ve olgun kırmızı meyveler de sunuyor.. Hala, ayakta dimdik duruyor. Güçlü, zengin ve kompleks..   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder