Gastronomi dünyası çok zengin..
Her zaman, iyinin düşmanı daha iyisi… Bizde, içki satışı, reklamı üzerine
kısıtlayıcı kurallar konuladursun, Avrupa mutfak kültüründe şarap bir içkiden
çok tuz, karabiber gibi bir yemek
çeşnisi, daha doğrusu eşlikçisi .. Avrupa ve ABD’deki büyük
restoranların şarap mönüleri kitap kalınlığında.. Çünkü, mutfakta yemekteki
lezzet kadar, onunla uyum sağlayacak şarap, servis kalitesi ve estetiği, sofra
düzeni ve adabı gibi kurallar da en az onun kadar önemli.. Avrupa’nın Fransız, İtalyan gibi dev klasik
mutfakları var.. Büyük mutfaklar olarak kabul edilen Hint ve Çin mutfağı da
ayrı bir dünya.. Bizim de büyük mutfağımız var.. Ama dünya ölçeğine
çıkardığımız şeflerimiz son derece kısıtlı.. Aynı sanatçılarımız gibi.. Mehmet Gürs ve Murat Bozok gibi iki değerli şefimizi bir tarafa bırakırsak,
mutfağımızı ve şeflerimizi dünyayla yeterince buluşturamamışız. Bu kadar zengin
kültüre ve Istanbul gibi bir dünya şehrine sahip olmamıza karşın.. Halbuki
Avrupa’lı restoranlarını ve şeflerini Michlen
ile yıldızlayıp, parlatmış ve dünya ölçütüne taşımış.. Ayran eşliğinde
aldığımız yerel mutfağımız tabi ki çok özel.. Hangimiz ekmek arası döner, köfte ve kokoreçi sevmeyiz ?.
Ancak, Osmanlı yemek kültürünü arkasına alan büyük ve zengin mutfağımız,
özellikle Tanzimatla birlikte Batı mutfağından da etkilenmiş.. Sonuçta, ortaya
bugünkü, yansıtamadığımız zenginliğimiz çıkmış.. Dünya ise mutfağını
markalaştırmış.. Hatta, İngilizler ve Fransızlar Çin, Vietnam, Hint, Japon ve
daha birçok mutfağı da markalaştırmışlar.. Biz ise dünya arenasında birkaç iyi
restoran dışında çok kısıtlı kalmış, daha çok döner ve şiş kebapla tanınır
olmuşuz.. Avrupalı ise şeflerini ve restoranlarını markalar yaratarak dünyaya
ulaştırmış..
Dünyanın büyük şefleri..
Büyük şefler kimlerdir ? En iyi
nerede yenir ? sorusu tarih boyunca sorulmuş.. Kuşkusuz bunun yanıtı kolay
değil.. Subjektif tarafı da var..Yemek zevki, kişiye, kültüre, cinsiyete ve
yaşa göre değişir. Ancak, dünyada kendini tanıtmış büyük şef olarak kabul
edilen şefler ve restoranları var..Ben de büyük şeflerden bazılarını ve
restoranlarını sizlerle paylaşmak istedim.. Dünyaya kendini kanıtlamış büyük
şefler olarak; Alain Ducasse, Anne-Sophie-PIC,
Ferran Adria, Gaston le Notre, Guy Martin ve Paul Bocus’u sayabiliriz.. Kuşkusuz bu listeye daha başkalarını da
ekleyebiliriz. Dünyanın yaşayan en büyük
şefi olan Alain Ducasse’tan size
bahsetmiştim. Biliyorsunuz şefler dünyası daha çok erkeklerden oluşur.. Ancak,
araya çok başarılı, genç bir Fransız kadın girmiş : Anne-Sophie Pic..
En büyük kadın şef :
Anne-Sophie Pic
Fransa’nın Rhone-Alp’leri
departmanına bağlı Valence (Drome)’da
1969 yılında doğan Anne-Sophie, deden, sonra da babadan
kalan kültürün üçüncü kuşak temsilcisi..
Fransa’da Michlen üç yıldızı alan ilk kadın şef, yemek danışmanı.. 2007 yılında dünyanın en iyi şefi
seçilmiş.. Aynı yıl restoranı Fransızların Le
Figaro gazetesi tarafından Fransa’nın en iyi 20 restoranı arasına girmiş..1889 yılında açılan, Fransa’nın
güneyindeki Valence’da bulunan “PIC
Restaurant, 120 yıllık bir
geçmişe sahip..Aynı zamanda Anne-Sophie bir mutfak okulu kurmuş, yemek sanatını
öğrenmek isteyenlere “PIC Ecole”de
dersler veriyor. Avrupalı birçok mutfak yazarı 44 yaşındaki bu güçlü kadın şefi Fransız mutfağının sihirbazı
olarak niteliyor.. Tabi başarı başarıyı getiriyor ve 2009 yılında İsviçre- Lozan’da “Beau-Rivage
Palace Hotel’in içinde ikinci
restoranını açıyor ve bu restoran da Michlen
iki yıldız alıyor..2012 yılında ise artık “La
Dame de Pic” restoranla Avrupa gastronomisinin en önemli merkezlerinden
Paris’e geçiyor. Anne Sophie’nin genç yaşına karşın önemli ödüllerin sahibi..
Ünlü şampanya evi Veuve Clicquot onu “Dünyanın
En Büyük Kadın Şefi” ödülüne, İngilizlerin ünlü gastronomi dergisi “Restaurant” ise “Pic Restaurant”ı dünyanın en iyi 50 restoranı arasına
sokmuş.. Bu başarılar ona 2011 yılında Fransızların Devlet nişanı olan “Legion d’Honneur”ü kazandırmış..
Yemek kadın işi mi ?
erkek işi mi ?
Bizde de çok başarılı kadın
şefler var.. Anadolu mutfağı ustası Hülya
Erol, Londra’da yaşayan, “The
Quince” şefi babası Türk, annesi Bulgar Sylvena
Row, New York’ta kendini kanıtlayan Nilüfer Goodson gastronomi konusunda
kariyer yapmak isten genç kadınlara örnek olacak şefler...Aslında, evde yemeği
çoğunlukla kadın yapıyor. Ancak neden şeflerin çoğunluğu erkek ? sorusu hep
sorulan bir soru.. Bu sorunun erkek şefler tarafından verilen yanıtı ; “mutfakta şef olarak çalışmanın çok ağır ve güç
gerektiren bir iş olduğu ve bu nedenle şeflerin çoğunlukla erkek olduğu
yönünde”.. Tabi kadın şefler bu açıklamayı pek kabul etmeyip, “ekek
hegemonyası” cümlesiyle yanıtlıyorlar. Bana göre, işi özü cinsiyetten çok sanatsal
bakış, deneyim, yetenek, güç ve disiplin...Umarız, Türk mutfağını ve şeflerini
dünya ileride, Türk mutfağının farklı yönleriyle daha çok tanıyacak..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder