Ülke şarapçılığı son yıllarda büyük gelişme kaydetti. Artık Fransızların Avrupa ve dünyaya kabul ettirdikleri AOC (Appelation d’Origine Controllee) veya dilimizdeki ifadesiyle “Kökeni Kontrollü Adlandırma”ya geçmeli miyiz? Hafta içi Bordeaux’dayım. Gezimiz boyunca, bölgenin önemli bağ çubuğu ve şarap üreticilerinden olan arkadaşım Jean-Pierre Bouillac ile birlikte Kuzey Bordeaux bağlarını gezdik ve apelasyon sistemi üzerine konuştuk. Jean-Pierre sistemin, büyük ve apelasyon hiyerarşisinde üst kademede bulunan üreticiye prestij ve para kazandırdığını, ancak küçük üreticinin Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinde çok zorlandığını belirtti.
Öncelikle, apelasyon sisteminin Fransa’da 1800’lü yıllarda kurulduğunu ve her bir bölge bağının üzüm çeşidi, toprak yapısı ve şarap üretim yöntemiyle tanımlanmasına dayandığını belirtmeliyiz. Özetle sistem; hem tüketciyi hem de üreticiyi korumayı amaçlıyor. Fransa dışında İtalya, İspanya, Portekiz ve Almanya önemli uygulayıcılar. AB içinde de olsa, ülkeden ülkeye kurallarda bazı küçük farklılıklar da var...
Türkiye’nin yanı sıra AB ülkeleri de apelasyon, yani adlandırma ile ilgili düzenlemeleri tartışıyor. Bu sistemin son dönemde bizde de tartışılması anlamlı. Önemli getirileri olduğu muhakkak. Ancak zorlu yönleri de var. Bölgeden bölgeye şartlar değişse de, apelasyon için uyulması gereken belli ortak kurallar var. Bunları şarap apelasyonu için özetlersek;
- Üzümün yetiştiği bağ alanları toprağın yapısına göre sınırlandırılır.
- Hektar başına randıman belirlenmiştir. Bu oran aşılamaz.
- Asma dikim sıklığı, budama şekli, şarap taşıma kuralları belirlenmiştir.
- Şarap üretim ve yıllandırma yöntemleri belirlenmiştir.
- Şaraplarda izin verilmediği sürece şıraya şeker ilavesi veya başka bir yolla alkol yükseltimi yapılamaz.
Bu kurallara, farklı bölgelerde başka yaptırımlar da eklenebilir. Sonuçta üzümden, coğrafi bağ bölgesinden ve üretimden gelen özellikler, bölgesel özellikler bölgesel anlamda korunmuş oluyor. Bölge özelliğini yansıtan bir ürün ortaya çıkıyor ve başka bölgelerde taklit edilemiyor.
Ankara’nın Kalecik bölgesi için benzer bir sistem olsaydı; bu üretim de bölgesel anlamda korunmuş olacaktı. Ancak, bu durum şu anlama da gelmezdi:
“Kalecik Karası üzüm çeşidi sadece Kalecik’te tanımlanmış bağlarda üretilir. Başka hiçbir yerde üretilemez.” Adlandırma mantığında böyle bölge milliyetçisi yaklaşım yok.
AB yolunda yürüyeceksek bizim de kuralları da koymamız gerekiyor. Ancak kendi gerçeklerimize uygun olarak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder