9 Ekim 2011 Pazar

Bu Yıl Bağbozumu İyi Geliyor

Sonunda 2011 bağbozumu geldi çattı. Farklı bölgelerde şaraplık üzümler kesiliyor ve şarap işletmelerinden fermantasyon kokuları yükseliyor. Şarap üreticilerinin en hareketli ve en stresli oldukları dönem. Şarap üretimi, en küçük hatayı bile asla affetmeyen, özen, dikkat ve bilgi gerektiren bir işlem. Hatanız size katıyla geri dönüyor.

Bağbozumu mitolojide de yer alan bir olay. Mitolojideki on iki Olympos tanrısından biri olan “Dionysos”, “Zeus”un, “Semele” adlı bir prensesten olan oğlu. Hikayeye göre; Zeus, Semele’ye aşık olur, ancak karısı tanrıça Hera onu kıskanır. Semele’yi yakar ve Semele yedi aylıkken, oğlunu düşürür. Zeus onu kurtarır ve baldırında saklar. Baldırından doğan çocuğa da “iki kez doğan” anlamındaki “Dionysos” adını verir. İlk bağbozumunu “Dionysos” mağara kenarındaki üzümleri sıkarak yapar... Şırayı, bir kapta biriktirir ve bir süre sonra içer. Bu ürünü içtikten sonra, neşelenir, rahatlar ve kendini mutlu hisseder. Sonrasında, bu güzel sıvıyı sevdikleriyle paylaşır. Bu arada, fazlasının olumsuz tarafını da keşfeder. Artık, hem şarap, hem de bağbozumu tanrısı olarak anılan “Dionysos”, şarabı sevdiklerini mutlu etmek, sevmediklerini de başkaları karşında küçük düşürmek, cezalandırmak amacıyla kullanır. Dioniysos, şarabın sadece sarhoş edici yönünü değil, sosyal ve faydalı etkilerini de temsil eder.

Bağbozumu günümüzde şarap üreten hemen her ülkede festival havasında kutlanıyor. İnsanlar, hasat yapıp, üzüm çiğnerken yerel müzikler eşliğinde şarkı söyleyip dans ediyorlar. İki yıl önce “Porto”da katıldığım bir hasat şenliğinde fado eşliğinde üzüm çiğnemenin tadını çıkartmıştım.

Bu yıl genel olarak Türkiye’de Avrupa’nın birçok bölgesinin aksine iyi bir hasat yılı. Ağustostaki ekstrem sıcakları bir yana bırakırsak, hasat gecikti. Özellikle, bağlarını iyi kontrol eden üreticilerin 2011 hasatından iyi şaraplar içebileceğimizi müjdeleyebilirim.. Tabii, üretimde hata yapmamaları koşuluyla. Genel olarak Türkiye, Avrupa ve dünyanın kaliteli şarap bölgelerine göre daha sıcak bir iklim kuşağında. Bu aslında, şarap için bir dezavantaj. Hızla olgunlaşan, üzümlerden elde edilen şaraplar aromatik bakımdan daha geride kalıyorlar. Ancak, Anadolu dar alanlardaki özel iklim bölgelerine de sahip. İşte bu nedenle, büyük şaraplara ulaşmak için, mutlaka doğru iklim ve topraklarla, kaliteli çeşitleri buluşturmak gerekiyor. Bu yılın şaraplarına gelince; henüz doğrudan yorum yapmak için erken olsa da, büyük olasılıkla, Merlot ve Kalecik Karası gibi aromatik özellikleri ön planda siyah çeşitlerle, Emir, Narince, Sauvignon Blanc ve Chardonnay’den beyaz çeşitlerden çok başarılı şaraplar gelecek.

Trakya’da Sauvignon Blanc’nın beyaz çiçekler ve meyvelerden oluşan zarif yapısını, Ankara’da “Kalecik Karası”nın; frambuaz, siyah kiraz ve sonbahar meyveleriyle bezenmiş aromalarını ve Ege’den gelen “Shiraz” üzümlerinin başta karabiber olmak üzere baharat ve kırmızı meyvelerle çeşitlenmiş kokularını daha güçlü algılayacaksınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder