Yaz Geldi.. Misket
Şarabı Vaktidir..
Yaz geldi, artık misket içme vaktidir.. Neden mi
? Misket üzümü aromatik yapısıyla yaz akşamlarının vazgeçilmezi.., güzel
parfümüyle hanımların gözdesi.., yemek öncesi, yemek sonu keyfinin içkisi..
Kuşkusuz, hangi misket ? diye soracaksınız.. Bizde en bilineni “Bornova
misketi”.. Misket ailesi geniş bir aile… “İskenderiye misketi”, “Hamburg
misketi”, “Beyaz taneli misket” ve daha başkaları..”Bornova misketi”nin vatanı
Ege’nin iki yakası.. Fransızlar’da aynı üzüm “Muscat Blanc de Frontignan” veya
“Muscat Blanc a petit grains (Küçük taneli beyaz misket)” adını alıyor..
Yunanistan’da tatlı misketin kraliçesi var : “Samos Misketi”. Samos adasında 1144 m yükseklikteki
tepelerdeki bağlardan gelen misket üzümlerinden üretilen, hacmen % 15 v/v alkol
ve litrede 221 gram şeker içeren, ayva reçeli, gül reçeli, mango, lychee gibi
tropikal aromaların arasına portakal, turunç gibi aromaların karıştığı özel bir
lezzet.. Eğer yolunuz Yunanistan’a düşerse bu lezzeti mutlaka denemelisiniz.
Özellikle, ayva tatlısıyla uyumu mükemmel..
Bizde de misket şarabı var..
“Samos Misketi”ni karşılamasa da geçen ay
tattığım Sevilen “Late Harvest” (Geç hasat)ve “Urla Symposium” misket şarapları
başarılı örnekler..Tabii burada, “geç hasat” şaraplarının üzümleri geç hasat
ederek, yani omca üzerinde bekleterek elde edildiğini (Ege Ekim ayında)
belirtmeliyim.. Böylece yakıcı güneşin etkisiyle kuruyan ve büzüşen tanelerden
yüksek alkollü, karamelize aromalar oluşuyor..Bazen çam balı, ayva, karanfil,
hatta kakao ve mutlaka kuru meyve aromaları birbirine karışıyor..
Aslında, tatlı misketin Türkiye’deki öncüsü
“Doluca Safir”… sitrus meyeveler, gül ve tropikal meyve aromalarıyla çekici bir
örnek.. Karamelize tatlıların vazgeçilmezi.. Kayra’nın “Tılsım”ında ise
aromaların arasına şeftali ve nektarin de karışıyor… Sek misket şarabının ise,
Türkiye’deki en başarılı örneği kuşkusuz “Kavaklıdere Muscat”.. 1990’lı yılların başında ustam Jacques
Laffort’un yarattığı bu özel lezzette, öncelikle yaban gülü, kekik ve sitrus
meyveler net olarak algılanıyor…Avrupa’daki eğilimlerin aksine “Muscat”ın sek
olarak da, ne denli başarılı olduğunun kanıtı.. Bence, ülkemizde soğuk deniz
tabağı ile başlangıç mönülerinin öncelikli şarabı.. “Corvus misket” de çok zarif.. Ancak ben fiyatını biraz abartılı
buluyorum....Vinkara ise farklı bir uygulama yapmış, “Quatro roze” ile“Kalecik
Karası” ve “Hamburg misketi”nin aromalarını buluşturarak gül ve portakal çiçeği
aromalarının baskın olduğu farklı bir aromatik yelpaze sunuyor.. Eğer tatlı,
alkollü ve güçlü bir misket istiyorsanız “Melen”in “Hamburg misketi”ni
denemelisiniz..Fındık, ceviz, badem, fıstık gibi çerezlerin ve çikolatalı
tatlıların en iyi tamlayıcılarından. Eğer “misket şarabı”nı keşfetmediyseniz,
bu yazı kaçırmayın.. Unutmadan söyleyeyim “misket” şaraplarını serin için.( 6-8 °C)..
Atatürk’ün açtığı restoran
Ankara’da tarihi restoran
denilince kuşkusuz en önemlilerinden biri Atatürk’ün teşviki ile açılan
“Atatürk Orman Çiftliği Merkez Lokantası”... 1925’li yıllarda, Orman Çiftliği’nin
kuruluş aşamasında zamanının bir kısmını çiftlikte geçiren Atatürk için öğlen
saatlerinde yemek yiyeceği bir mekan olarak hazırlanan “Çiftlik Restoran”,. 1930 yılında“Tarım
Bakanlığı” işletmesine verilir… 1956 yılında
Alman mimarlar restoranı yeniden dizayn ederler..1962 yılında özelleşir
ve 1975 yılından itibaren Öztürk ailesi tarafından yönetilir.. Geçen hafta, bu
tarihi restoranda öğle yemeğine gittim..Bence, çok keyifli bir yaz mekanı..
Umarım, bu güzel mekan yakında elden gitmez.. Ancak, mekan da biraz kendine
bakmalı.. Günümüze yakışır bir içki mönüsü, kadeh ve bardaklar olmalı.. Belki,
her yeri lüks restoran mı yapalım diyeceksiniz ? Tabii ki hayır.. ancak, artık
iyi mönü ve içki mönüsü lüks değil.. Tarihi dokuyu bozmadan yapılabilecek
atılımlar.. Zamanında birçok üst düzey devlet adamı burada ağırlanmış.. Ancak,
bugün yabancı bir konuk için Ankara’da ilk akla gelen restoran olur mu ? Bence
biraz özenle, özellikle servis ve mönü olarak daha iyisi yapılabilir… Ancak,
yine de lezzet ve temizlik açısından Ankara’da önereceğim mekanlardan..
Kahvaltıda Şampanya İçmek
Son yıllarda bizde de lüks
restoran kahvaltı mönülerine Şampanya girmeye başladı.. Aslında, bu gelenek
Fransa’da Şampanya bölgesinde 1950’li yıllarda başlıyor.. Ancak, özellikle XX.
Yüzyıldan itibaren moda haline geliyor..Giderek, bir Anglo-Sakson geleneği
haline geliyor..Winston Churchill, Belçika Kralı I.Albert, bu akımın
öncülerinden… Peki ama neden kahvaltı da Şampanya ? Yanıtı zor değil :Şampanya,
ağır, et ve jambon içeren Anglo-Sakson kahvaltılarında sindirimi rahatlatacak
bir ürün.. Tabii, güne neşe ile başlamak da cabası..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder