23 Mayıs 2012 Çarşamba


Yaz Geldi.. Misket Şarabı Vaktidir..

Yaz  geldi, artık misket içme vaktidir.. Neden mi ? Misket üzümü aromatik yapısıyla yaz akşamlarının vazgeçilmezi.., güzel parfümüyle hanımların gözdesi.., yemek öncesi, yemek sonu keyfinin içkisi.. Kuşkusuz, hangi misket ? diye soracaksınız.. Bizde en bilineni “Bornova misketi”.. Misket ailesi geniş bir aile… “İskenderiye misketi”, “Hamburg misketi”, “Beyaz taneli misket” ve daha başkaları..”Bornova misketi”nin vatanı Ege’nin iki yakası.. Fransızlar’da aynı üzüm “Muscat Blanc de Frontignan” veya “Muscat Blanc a petit grains (Küçük taneli beyaz misket)” adını alıyor.. Yunanistan’da tatlı misketin kraliçesi var : “Samos Misketi”.  Samos adasında 1144 m yükseklikteki tepelerdeki bağlardan gelen misket üzümlerinden üretilen, hacmen % 15 v/v alkol ve litrede 221 gram şeker içeren, ayva reçeli, gül reçeli, mango, lychee gibi tropikal aromaların arasına portakal, turunç gibi aromaların karıştığı özel bir lezzet.. Eğer yolunuz Yunanistan’a düşerse bu lezzeti mutlaka denemelisiniz. Özellikle, ayva tatlısıyla uyumu mükemmel..

Bizde de misket şarabı var..

 “Samos Misketi”ni karşılamasa da geçen ay tattığım Sevilen “Late Harvest” (Geç hasat)ve “Urla Symposium” misket şarapları başarılı örnekler..Tabii burada, “geç hasat” şaraplarının üzümleri geç hasat ederek, yani omca üzerinde bekleterek elde edildiğini (Ege Ekim ayında) belirtmeliyim.. Böylece yakıcı güneşin etkisiyle kuruyan ve büzüşen tanelerden yüksek alkollü, karamelize aromalar oluşuyor..Bazen çam balı, ayva, karanfil, hatta kakao ve mutlaka kuru meyve aromaları birbirine karışıyor..
 Aslında, tatlı misketin Türkiye’deki öncüsü “Doluca Safir”… sitrus meyeveler, gül ve tropikal meyve aromalarıyla çekici bir örnek.. Karamelize tatlıların vazgeçilmezi.. Kayra’nın “Tılsım”ında ise aromaların arasına şeftali ve nektarin de karışıyor… Sek misket şarabının ise, Türkiye’deki en başarılı örneği kuşkusuz “Kavaklıdere Muscat”..  1990’lı yılların başında ustam Jacques Laffort’un yarattığı bu özel lezzette, öncelikle yaban gülü, kekik ve sitrus meyveler net olarak algılanıyor…Avrupa’daki eğilimlerin aksine “Muscat”ın sek olarak da, ne denli başarılı olduğunun kanıtı.. Bence, ülkemizde soğuk deniz tabağı ile başlangıç mönülerinin öncelikli şarabı.. “Corvus misket” de  çok zarif.. Ancak ben fiyatını biraz abartılı buluyorum....Vinkara ise farklı bir uygulama yapmış, “Quatro roze” ile“Kalecik Karası” ve “Hamburg misketi”nin aromalarını buluşturarak gül ve portakal çiçeği aromalarının baskın olduğu farklı bir aromatik yelpaze sunuyor.. Eğer tatlı, alkollü ve güçlü bir misket istiyorsanız “Melen”in “Hamburg misketi”ni denemelisiniz..Fındık, ceviz, badem, fıstık gibi çerezlerin ve çikolatalı tatlıların en iyi tamlayıcılarından. Eğer “misket şarabı”nı keşfetmediyseniz, bu yazı kaçırmayın.. Unutmadan söyleyeyim “misket” şaraplarını serin için.( 6-8 °C)..

Atatürk’ün açtığı restoran

Ankara’da tarihi restoran denilince kuşkusuz en önemlilerinden biri Atatürk’ün teşviki ile açılan “Atatürk Orman Çiftliği Merkez Lokantası”... 1925’li yıllarda, Orman Çiftliği’nin kuruluş aşamasında zamanının bir kısmını çiftlikte geçiren Atatürk için öğlen saatlerinde yemek yiyeceği bir mekan olarak hazırlanan  “Çiftlik Restoran”,. 1930 yılında“Tarım Bakanlığı” işletmesine verilir… 1956 yılında  Alman mimarlar restoranı yeniden dizayn ederler..1962 yılında özelleşir ve 1975 yılından itibaren Öztürk ailesi tarafından yönetilir.. Geçen hafta, bu tarihi restoranda öğle yemeğine gittim..Bence, çok keyifli bir yaz mekanı.. Umarım, bu güzel mekan yakında elden gitmez.. Ancak, mekan da biraz kendine bakmalı.. Günümüze yakışır bir içki mönüsü, kadeh ve bardaklar olmalı.. Belki, her yeri lüks restoran mı yapalım diyeceksiniz ? Tabii ki hayır.. ancak, artık iyi mönü ve içki mönüsü lüks değil.. Tarihi dokuyu bozmadan yapılabilecek atılımlar.. Zamanında birçok üst düzey devlet adamı burada ağırlanmış.. Ancak, bugün yabancı bir konuk için Ankara’da ilk akla gelen restoran olur mu ? Bence biraz özenle, özellikle servis ve mönü olarak daha iyisi yapılabilir… Ancak, yine de lezzet ve temizlik açısından Ankara’da önereceğim mekanlardan..

Kahvaltıda Şampanya İçmek

Son yıllarda bizde de lüks restoran kahvaltı mönülerine Şampanya girmeye başladı.. Aslında, bu gelenek Fransa’da Şampanya bölgesinde 1950’li yıllarda başlıyor.. Ancak, özellikle XX. Yüzyıldan itibaren moda haline geliyor..Giderek, bir Anglo-Sakson geleneği haline geliyor..Winston Churchill, Belçika Kralı I.Albert, bu akımın öncülerinden… Peki ama neden kahvaltı da Şampanya ? Yanıtı zor değil :Şampanya, ağır, et ve jambon içeren Anglo-Sakson kahvaltılarında sindirimi rahatlatacak bir ürün.. Tabii, güne neşe ile başlamak da cabası..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder