8 Haziran 2012 Cuma

Ankara’nın Önemli Balık Restoranı : Kalbur






Ankara’da balık denilince akla gelen önemli mekanlardan biri de Kalbur Restoran..Oran semtinde 1990 yılından beri faaliyet gösteren “Kalbur Restoran” balık açısından oldukça zengin bir mönü sunuyor..Karidesli kalamar dolma, balık kokoreç, balık pastırma, kadayıfa sarılmış karides gibi özel lezzetleri çok başarılı.. Ancak, ben “Kalbur”da mevsiminde bir Kalkan ızgarayı ya da dil balığını öneriyorum.  Fiyat-kalite ilişkisi orta-iyi düzeyde.. Servis ise oldukça başarılı..En önemlisi meze severler için Ankara’daki en iyi restoranlardan biri..Bazıları aksi bulsalar da, ben sahibi Mehmet bey’i çok cana yakın buluyorum…En önemlisi işine sahip çıkıyor..Mutfağa bizzat giriyor.. Başarı ve lezzet de böyle geliyor.. Artık klasikleşti ama ben Ankara’da balık restoranlarının içki mönüsünü eleştiriyorum. “Kalbur” içlerinde en iyilerden biri.. Ancak, Rakı’yı bir taraf bırakırsak, şarap mönüsü çok kısıtlı..Halbuki, mezeleri zengin.. Farklı şaraplarla lezzette doruğa ulaşılabilir.. Dil balığı ile farklılık yapıp, “Kavaklıdere Cote d’Avanos Narince-Chardonnay 2009” mutlaka denenmeli..Ahtapot ızgara ile ise genç bir “Kalecik Karası” olmalı.. Kalecik karasının zengin meyve aromaları ahtapot ızgara ile birbirini çok iyi yakalıyor..Belki genç bir “Merlot” ile de uyum sağlayabilir.. Ankara’lı balıkseverler için “Kalbur Restoran” önemli bir alternatif..

Yaşasın artık “Yaşasın” var..

Türkiye’de artık şarap dünyasında iyi şeyler oluyor.. Ankara-Kalecik’te “Kalecik Karası”ndan  “Méthode Champenoise (şampanya yöntemi)” ile, Fransa/Reims’te olduğu gibi şişede fermantasyonla üretilen ilk doğal köpüren şarabı “Yaşasın”.. Biz de “Şampanya” ve “Köpüren Şarap” kültürü eksik olsa da, “Yaşasın” kendisine giderek şarap dünyasında farklı bir yer buluyor…Geçenlerde bir arkadaşımın Baku’den getirdiği siyah havyarla  denedim bu güzel şarabı.. Uyum tek kelimeyle mükemmel.. Bu arada, bir dönem bizim medyada küçümsenmeye çalışılan “Kalecik Karası”nın ne denli çok yönlü bir şaraplık çeşit olduğunu gösteren en iyi örneklerden biri “Yaşasın”.. Gerçekten de, kırmızı şarap dışında, “pembe şarap”, “köpüren şarap” gibi farklı özellikteki şarapların hepsinde başarılı olana çeşide “büyük
çeşit denilmez de, ne denir ? “Yaşasın”da köpük oluşumu iyi, kabarcıklar zarif ve ince.. Burunda bahar çiçekleri, maya, ardıç aromaları zengin olarak algılanıyor..Yazın, düğün dernek zamanı.. Kutlamalarınızda “Yaşasın” iyi bir alternatif..

Cennetteki Şarap Irmakları

Şarap ve şiir denilince birçoğumuzun aklına gelen ilk şair Ömer Hayyam’dır kuşkusuz.. Ancak, 8. Yüzyılda yaşayan ünlü sufi şair Ömer İbn El Ferid’i tanıyan azdır. Ancak, bu ünlü şair şarap üzerinden sufi felsefeyi en iyi yansıtanlardan biri.. Şarapseverler mutlaka tanımalı.. Büyük ustanın “Gizemli Şarap” şiirindeki birkaç dizesinden örnek verelim : 
Sevgilinin hatırasına içtik badeyi,
Üzüm asması yaratılmadan sarhoş etti bizi..

Aynı  şiirden;
Aklı başında olmayı dileyene hayat yoktur bu alemde..
Ve şarap sarhoşluğuyla ölmeyen pişmanlık getirecek,
Yıllarını heba eden ağlayacaktır kendine,
Badenin gönül gözünden payımı almadım diye
..
Dünya’nın en pahalı şarabı..

Geçen hafta bir arkadaşım bana dünyanın en pahalı şarabını sordu.. Doğrusu, hemen yanıtlayamadım. Kuşkusuz, bu analmda “Romanér Conti’yi biliyoruz.. Ama hangi yıl ? sorusu da arkadan geliyor.  Araştırdım ve yanıtladım.. Sizlerle paylaşıyorum..
“ Shipwrecked 1907 Heidsieck & Co. Monopole Champagne” : Rus çarı II.Nicolas’nın anısına çıkratılan bu şarabın fiyatı çeyrek milyon dolar… Umarım tatmak olmasa bile orijinalini görmek kısmet olur..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder