12 Temmuz 2012 Perşembe

Hayyami : Ankara’nın Şarapevi


Ankaralı şarapseverlerin keyifle şarap tattıkları mekanlardan biri de Bestekar sokaktaki “Hayyami Şarap Evi”.. Adını ünlü filozof ve şair Ömer Hayyam’dan alan şarapevi Ankara’da özellikle gençlerin tercih ettikleri, artık giderek klasikleşen  bir mekan..İlk açıldığında Hayyami’nin şarap  mönüsünün hazırlanmasına yardımcı olmuştum.. Geçen süreçte mekan kendini geliştirdi ve şarap ve yiyecek mönüsünü de oldukça makul fiyatlardan tutarak, şarabı biraz da halka indirdi.. Aslında, üst düzey yerli ve oldukça iyi ithal şarapları da mönüsüne katarak her keseye uygun alternatifler de sunuyor.. Şarap çeşitlemesi  Ankara ölçütünde oldukça zengin.. Yemek mönüsünü de zenginleştirmişler.. Ben mönüde dana ızgara biftek olarak yer alan “Café de Paris”i beğendim doğrusu.. Yanında Boğazkere denedim.. Ancak, iyi bir Shiraz’ın daha iyi bir alternatif olduğunu düşünüyorum.. Mekan dekorasyonu fena değil.. Ancak, ışıklandırma şaraba uygun değil, çok karanlık.. 

Ömer Hayyam’ı da Anmalı..

Hayyami’den bahsedince Ömer Hayyam’ı  da anmadan geçmemeli..Nişaburlu ünlü filozof, şair, matematikçi ve astronom Ömer Hayyam(1048-1131) rubaileriyle doğu kültüründe şarabı efsanevi ismi olmuştur..Devrin ünlü veziri Nizamül-Mülk ve ünlü ismi Hasan Sabbah ile aynı medresede eğitim gören Hayyam, Matematik’te Pascal üçgeni olarak bilinen kavramı da ilk oluşturan matematikçidir..Rubai’lerinde aşk, şarap ve tanrıyı ele alır..Hayyamı’ın 158 rubaisi olmasına karşın, ünü nedeniyle 1000 kadar rubai kendisine mal edilmiştir.. Rubailerini Türkçe’ye en başarılı yansıtan ve bir yıl Türk halkına onu sevdiren ise; Sabahattin Eyüboğlu’dur..Rubailerden birkaç örnek verelim :
Dünyada akla değer veren yok madem,
Aklı az olanın parası çok madem,
Getir şu şarabı; alın aklımızı :
Belki böyle beğenir bizi alem,

Can bir şaraptır, insan onun destisi;
Beden bir ney gibidir, kan o neyin sesi.
Hayyam bilir misin nedir bu ölümü varlık :
Hayal fenerinde bir ışık parıltısı.

2012 hasatı geliyor..

Geçen yazılarımda 2011 hasatının Bordeaux’da önemli bir yıl olduğunu vurgulamıştım..Türkiye genelinde de bazı bölgeler hariç, 2011 iyi bir yıl olarak kabul edilebilir.. 2012 hasatı üzerine henüz konuşmak için çok erken.. Biraz daha sabredip yazın sonunu göreceğiz.. Henüz uzmanların 2012 için mutabakat sağlanmadı. Farklı sesler çıkıyor… Hadi hayırlısı..Bordeaux’lular son 5 yılı genel hatlarıyla olarak şöyle değerlendiriyorlar :
2011 : sıra dışı, zengin ve güçlü
2010 : İyi yıl; zengin ve dengeli
2009 : Önemli yıl; dengeli, güçlü ve zengin
2008 : Klasik yıl, şaraplar dengeli ve meyvemsi
2007 : Sıra dışı ancak zarif ve gösterişli
Biz de henüz böyle bir sınıflandırma yapmak zor… Ancak 2009 ve 2011 hasatları genelde iyi yıllar olarak nitelenebilir..

Hurma Şarabı…

İslamiyet öncesi Arap yarımadasında en sevilen içkilerden biri de hurma şarabıydı. Hurma şarabı günümüzde de Sahra’nın güneyinde Afrika’nın önemli içkilerindendir..Hurma şarabı ile ilgili Afrika ritüelleriyle Eski Yunan ve Roma’nın “Dionysos” ve “Bachus” kültleri arasında ilişki kurmak olanaklıdır.. Örneğin, “Afrika ritüellerinde içkiyle dolu asma kabağı güç simgesidir. Kral hayatayken ona gün boyu hurma şarabı sunulur. Asmakabağı kırılınca artık sonunun geldiği ve daha fazla şarap içemeyeceği anlaşılır”. Bu ritüel; şarap dünyasına yeni giren kişinin şaraba özen göstermesi ve değer vermesi gerektiğinin dolaylı ifadesidir. Anlayacağınız gibi; şarap evrensel bir içki..   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder