25 Ekim 2012 Perşembe

Balıkçıköy Fahri’de Balık Keyfi..



Ankara denizden uzak olsa da, balık restoranı konseptinde başarılı bir şehir.. “Balığın iyisi Ankara’da yenir” söylemine  tam olarak katılmasam da, iyi kalitede balık restoranlarının son dönemde artışı başkentimiz için önemli.. Ah, bir de yanı başımızda deniz olsa..Bu hafta, Ümitköy’de bulunan “Balıkçıköy Fahri”ye uğrayıp, Eylül’de meze ve balık keyfi yapmak istedim. Filistin ve Tunalı şubeleri de var..Oldukça geniş alana yayılmış Ümitköy-Restoran’da, dekorasyonda deniz ve balık  objeleri ölçülü kullanmış. Restoran temiz ve düzenli..Servis elemanları da başarılı ve güler yüzle hizmet ediyorlar.. Müzik, rahatsız edici değil.. Ne konuştuğunuzu duyuyorsunuz.. Mezeler oldukça zengin.. 35 farklı meze sunuyorlar.. Akya’dan hazırlanan balık pastırması ve deniz börülcesi başarılı..Fiyatlar da abartılı değil.. Biliyorsunuz, bizde biraz iyi bir şeyler yapan fiyatları hemen abartır.. şarap mönüsü de umduğumdan daha iyi.. Ancak, böyle bir restoran için daha zenginleştirilmeli..İnternettte restoran yorumlarında sıklıkla Yunan balık restoranlarına benzerliği üzerine atıf yapılsa da, bana göre halis muhlis Ankara tipi balık restoranı..Ne yemeli derseniz ? Dil balığı şiş, ahtapot ızgara ve Ege otları denemeye değer.. Balıkseverler için farklı bir alternatif..

Katolik şişesi mi ? Protestan şişesi mi?

Geçen hafta, bir şarapsever dostumla şarap şişelerinin geçmişi üzerine sohbet ettik.. “Bourgogne” tipi şişeden çok, “Bordeaux” tipi kalın omuzlu şişeleri sevdiğini öğrenince kendisine : Şu “Katolik” şişesini mi seviyorsun ? dedim. Şaşırarak yüzüme baktı..Ben de kalın omuzlu şişelerin orta çağda Katolik din adamlarının obezliği ile ilşkili olduğunu anlattım. Bugün dünyada üretilen şarapların yaklaşık % 30’u “Bourgogne”, % 60’ı ise “Bordeaux” , kalanı ise diğer tip şişelere dolduruluyor.. “Bordeaux” tipi, düşük, kalın omuzlu şişeler eski dönemin şişeleri.. “Bourgogne” tipi olanlar ise modern zamanların üretimi.. İlkinde basit üfleme tekniği ile cam şişkinleştirilmiş camdan, koca göbekli  papazlar örnek alınıyor.. İkincisinde ise 18. Ve 19.yy’ın zerafeti yansıtılıyor..Nitekim, o dönemin Protestan din adamları kendilerine daha çok bakan zayıf kişiler..

Şarabı doğru değerlendirmek..

Son dönemde aldığım elektronik postaların birçoğunda şarap değerlendirmede kullanılan notlama sistemleri ve not skalasının ne anlama geldiği üzerine sorular var. Bu konuya açıklık getirelim ve öncelikle şarap tadımını “profesyonel yarışma tadımı” ve “popüler şarap tadımı” olmak üzere ikiye ayıralım.  Profesyonel düzeyde şarap değerlendirmede; 10, 20, 50, 60 ve 100 puanlık “pozitif değerlendirme” sistemleri yanında, şaraptaki kusurlar üzerinden notlama yapılan “negatif değerlendirme” sistemleri kullanılıyor. Uluslar arası düzeydeki profesyonel yarışma tadımlarında, bu konunun tek yetkili organı OIV (Office International de la Vigne et du Vin : Uluslar arası Bağ ve Şarap Ofisi) olduğunu da belirtelim. Ancak, son dönemde gerek profesyonel, gerekse popüler tadımlarda, 100 puan üzerinden pozitif değerlendirme sistemi tercih ediliyor. Bu sistemin yaygınlaşmasında Robert Parker’ın dünyaca tanınmış popüler şarap dergisi “Wine Advocate”ın fonksiyonu büyük.. 100 puanlık sistemin tercih edeni ise; basit ve kolay anlaşılır olması..
  
Wine Advocate’in 100 puanlık sistemi
96-100 puan:  Olağanüstü şaraplar. Kompleks ve zengin yapılarıyla diğer şaraplardan belirgin farklılık gösteren üst düzey şaraplar.
90-95 puan : Çok iyi şaraplar. Bölgesinin ve çeşidinin özelliğini çok iyi yansıtan, dengeli, karakterli şaraplar.
80-89 puan: İyi şaraplar. Bölge ve çeşit özelliğini iyi yansıtan, özelliği olan ortalamanın üzerinde kalite göteren değerli şaraplar.
70-79 puan : Orta düzeyde şaraplar. Doğru yapılanmış, dengeli, vasatın hemen üzerinde yer alan şaraplar
60-69 puan: Vasat şaraplar. Hatası olmasa da asit ya da tanen yönünden fazlalığı olabilen, daha açık ifadeyle dengesi iyi kurulmamış şaraplar.
50-59 puan:  Kabul edilmeyecek, vasat altı şaraplar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder