Ankara denizden
uzak olsa da, balık restoranı konseptinde başarılı bir şehir.. “Balığın iyisi
Ankara’da yenir” söylemine tam olarak
katılmasam da, iyi kalitede balık restoranlarının son dönemde artışı
başkentimiz için önemli.. Ah, bir de yanı başımızda deniz olsa..Bu hafta,
Ümitköy’de bulunan “Balıkçıköy Fahri”ye uğrayıp, Eylül’de meze ve balık keyfi
yapmak istedim. Filistin ve Tunalı şubeleri de var..Oldukça geniş alana yayılmış
Ümitköy-Restoran’da, dekorasyonda deniz ve balık objeleri ölçülü kullanmış. Restoran temiz ve
düzenli..Servis elemanları da başarılı ve güler yüzle hizmet ediyorlar.. Müzik,
rahatsız edici değil.. Ne konuştuğunuzu duyuyorsunuz.. Mezeler oldukça zengin..
35 farklı meze sunuyorlar.. Akya’dan
hazırlanan balık pastırması ve deniz börülcesi başarılı..Fiyatlar da abartılı
değil.. Biliyorsunuz, bizde biraz iyi bir şeyler yapan fiyatları hemen
abartır.. şarap mönüsü de umduğumdan daha iyi.. Ancak, böyle bir restoran için daha
zenginleştirilmeli..İnternettte restoran yorumlarında sıklıkla Yunan balık
restoranlarına benzerliği üzerine atıf yapılsa da, bana göre halis muhlis
Ankara tipi balık restoranı..Ne yemeli derseniz ? Dil balığı şiş, ahtapot
ızgara ve Ege otları denemeye değer.. Balıkseverler için farklı bir
alternatif..
Katolik şişesi mi ? Protestan şişesi mi?
Geçen hafta, bir
şarapsever dostumla şarap şişelerinin geçmişi üzerine sohbet ettik..
“Bourgogne” tipi şişeden çok, “Bordeaux” tipi kalın omuzlu şişeleri sevdiğini
öğrenince kendisine : Şu “Katolik” şişesini mi seviyorsun ? dedim. Şaşırarak
yüzüme baktı..Ben de kalın omuzlu şişelerin orta çağda Katolik din adamlarının
obezliği ile ilşkili olduğunu anlattım. Bugün dünyada üretilen şarapların
yaklaşık % 30’u “Bourgogne”, % 60’ı ise “Bordeaux” , kalanı ise diğer tip
şişelere dolduruluyor.. “Bordeaux” tipi, düşük, kalın omuzlu şişeler eski
dönemin şişeleri.. “Bourgogne” tipi olanlar ise modern zamanların üretimi..
İlkinde basit üfleme tekniği ile cam şişkinleştirilmiş camdan, koca
göbekli papazlar örnek alınıyor..
İkincisinde ise 18. Ve 19.yy’ın zerafeti yansıtılıyor..Nitekim, o dönemin
Protestan din adamları kendilerine daha çok bakan zayıf kişiler..
Şarabı doğru değerlendirmek..
Son
dönemde aldığım elektronik postaların birçoğunda şarap değerlendirmede
kullanılan notlama sistemleri ve not skalasının ne anlama geldiği üzerine
sorular var. Bu konuya açıklık getirelim ve öncelikle şarap tadımını “profesyonel yarışma tadımı” ve “popüler şarap tadımı” olmak üzere
ikiye ayıralım. Profesyonel düzeyde şarap
değerlendirmede; 10, 20, 50, 60 ve 100 puanlık “pozitif değerlendirme” sistemleri yanında, şaraptaki kusurlar
üzerinden notlama yapılan “negatif
değerlendirme” sistemleri kullanılıyor. Uluslar arası düzeydeki profesyonel
yarışma tadımlarında, bu konunun tek yetkili organı OIV (Office International
de la Vigne et du Vin : Uluslar arası Bağ ve Şarap Ofisi) olduğunu da
belirtelim. Ancak, son dönemde gerek profesyonel, gerekse popüler tadımlarda,
100 puan üzerinden pozitif değerlendirme sistemi tercih ediliyor. Bu sistemin
yaygınlaşmasında Robert Parker’ın
dünyaca tanınmış popüler şarap dergisi “Wine
Advocate”ın fonksiyonu büyük.. 100 puanlık sistemin tercih edeni ise; basit
ve kolay anlaşılır olması..
Wine Advocate’in 100 puanlık sistemi
96-100 puan: Olağanüstü şaraplar. Kompleks ve zengin
yapılarıyla diğer şaraplardan belirgin farklılık gösteren üst düzey şaraplar.
90-95 puan : Çok iyi şaraplar.
Bölgesinin ve çeşidinin özelliğini çok iyi yansıtan, dengeli, karakterli
şaraplar.
80-89 puan: İyi şaraplar. Bölge
ve çeşit özelliğini iyi yansıtan, özelliği olan ortalamanın üzerinde kalite
göteren değerli şaraplar.
70-79 puan : Orta düzeyde
şaraplar. Doğru yapılanmış, dengeli, vasatın hemen üzerinde yer alan şaraplar
60-69 puan: Vasat şaraplar.
Hatası olmasa da asit ya da tanen yönünden fazlalığı olabilen, daha açık
ifadeyle dengesi iyi kurulmamış şaraplar.
50-59 puan: Kabul edilmeyecek, vasat altı şaraplar.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder