Geçen hafta sonu New York’ta, Robert Parker ve yardımcısı Antonio
Galloni ile 1982 yılının büyük “Bordeaux”larını tattım.. Artık dünyada
şarap imparatoru olarak kabul edilen ve dünya şarap ticaretini önemli ölçüde
yönlendiren Robert Parker’ın
yönettiği, “1982 Bordeaux 30th
Anniversary Gala Lunch- 1982 Bordeaux’ların 30. Yaş günü Gala Yemeği”ne katılma şansını değerli
dostum Umut Ülkümen’le birlikte yakalamam büyük bir şanstı.. Bir daha kolay
kolay gerçekleşmeyecek bu rüya gala yemeği, New York’un en popüler “Michlen üç yıldızlı” restoranlarından,
ünlü Fransız şef Daniel Boulud’nun “Restaurant Daniel”inde gerçekleşti. Sonunda, “Bordeaux”da
büyük şarapların yılı olarak kabul edilen 1982
yılının 25 büyük Bordeaux şatosunu, Daniel’in muhteşem mönüsü eşliğinde tatmanın, şarapsever bir
ölümlünün ulaşabileceği en üst noktalardan biri olduğunu düşündüm.. Doğrusu; 30
yaşındaki, yılların sadece zerafet, zenginlik ve güzellik kattığı bu kompleks
ve büyük şaraplara olan saygım daha da arttı. Onları tadarken çocuklar gibi
mutlu oldum, büyük keyif aldım, hayallerimden birini gerçekleştirdim..
Parker, Galloni ve
Daniel..
 |
Solda Prof.Dr Ertan Anlı, Sağda Robert Parker |
“Daniel Restaurant”, Manhattan’ın merkezinde, zarif, geniş alanda hizmet veren, modern
döşenmiş, çağdaş Fransız mutfağını sunan bir restoran… New York’a gidecek
gastronomi meraklıları mutlaka tanımalı.. Çok zengin bir yemek ve şarap
mönüsüne sahip.. Gala öncesi, restoran girişinde Şampanya ve ordövrler
eşliğinde güzel bir resepsiyon verildi..Şampanya’nın “2002 Taitinger Comptes de Champagne” olduğunu belirtmeliyim. Bu arada, Parker, Galloni ve Daniel gibi
üç büyük ustayla tanıştım.. Gerçekten, önemli başarılarına karşın alçakgönüllü
olmayı başarmanın önemli bir erdem olduğuna bir kez daha inandım. Parker’ın, Chirac,
Mitterand tarafından verilen Fransız nişanlarına, ayrıca Italyan hükümeti
ve Clinton tarafından verilen İtalyan ve ABD onur madalyalarına sahip olduğunu hatırlatalım. Gala’da çoğunluğu Amerikalı şarapseverlerden
oluşan 40 kadar kişi vardı. Parker ve Daniel, Türkiye’den katılımımızı biraz
şaşkınlık, ama mutlulukla karşıladılar..Büyük ustaları Türkiye’ye davet ettim..
Umarım Türk yemeklerini ve şaraplarını onlara tanıtma şansını buluruz..
Şarabın ve yemeğin
zirvesi..
Her ne kadar hepimizin bildiği “sen
yediğini içtiğini boş ver, gezdiğini gördüğünü anlat” deyimi varsa da, bu kez deyim tersten
işledi.. Tadımın ilk bölümünde “Bordeaux”nun “St-Estephe” alt bölgesinin beş yıldızı; “La Lagune”, “Calon-Segur”,
“Cos d’Estournel”, “Lynch Bages”ını,
Daniel’in hazırladığı “Tête de Veau en Tortue , Scotish Blue
Lobster , Black Truffle Quenelle ve Cockscomb Tempura ile tattık.. Sonrasında, “Pomerol”ün “L’Evangile”,
“Certan de May”, “Le Gay”, “Lafleur” ve “Graud Larose”u
bu kez “Grilled Noirmoutier Wild Turbot”, Leek Confit”, Black Trumpet ve Sweet
Garlic Jus” ile geldi. Üçüncü aşamada ; “Saint-Emilion”
apelasyonunun zarif şarapları; “Canon”,
“Ausone”, “Figeac”, Cheval Blanc” ve “Mission Haut-Brion” “Rabbit Liver and Porcini Ravioli with
Sage-Rostad Saddle”, “Braised Rabbit Legs” ve “Root Vegetable Salpicon” ile
denedik.. Devamında; “Pauillac”ın büyükleri “Leovile-Las Cases”, Lafite Rothschild”, “Mouton Rothschild”,
“Latour” ve “Margaux”ya geldi.. Yanlarında
“Liberty Duck a la Presse, Sauce au Sang, Spinach Subric, Young Turnips ve
Black Current” ile veridi. Final ise; “St
Jullien”in ; “Branaire-Ducru”,
“Ducru-Beaucaillou”, “Beychevelle”, “Leoville Barton” ve “Leoville-Poyferre” ile sonlandı.
Gala yemeğinin sonunu ise;
“1990 Chateau d’Yquem” ile
birlikte aldığımız “Chocolates”, “Madeleines” ve “Petits Fours” ile
tamamladık.. Damaklarda unutulmaz lezzetler kaldı..
İşin parasal boyutuna gelince; Şarapların değerini ölçmek,
hatta bazılarını bulmak pek kolay değil.. Ancak, en düşük fiyatlısının 350-400
ABD doları olduğu da belirtilmeliyim.. Yemekleri ve ikram şaraplarını işin
içine katmıyorum.. Tabii ki, bu güzellikler karşısında keyif almamak olası
değil.. Belki, damağına düşkün dostları biraz kıskandırdım ama, herkese
gönlünce güzel şaraplar ve yemeklerle keyifli günler diliyorum. Ömer Hayyam ise
şöyle diyor :
Benim canım şarabın izindedir,
Kulağım ney ve rubap sesindedir,
Toprağımdan desti yaparlarsa benim,
O desti şarap doldurmak içindir..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder